28 Eylül 2010 Salı

Acerbity


Kararsızlar okulunda yetişip parça ile ize tapan bizler,yanlızca vakaların önem taşıdığı klinik bir zamana aidiz.Bir yazarın sustuklarının,söylemiş olabileceklerinin,dilsiz derinliklerinin üzerine eğiliriz.bir eser bırakırsa,kendini izah ederse,tarafımızdan unutulmayı teminat altına almış olur. eğer biz bir yazar olursak bütün bunları göze aldığımız an neler hissedebileceğimizin toplamına "burukluk" desek az bir risk göze almış oluruz değilmi ..
sanırım ilahi adelette bunu ön görüyor. her zamanki gibi adeletsiz yani.!
ve birini gördüm o ; A.
bir gün burukluğun yazarı olacaksam teminat altına alıp onuda yazacağım. ve diğerlerinide.. onlar bunları hiç bir zaman okumasa yada hissetmesede anlamlı olacak olan .
muhtemelen A gitmek diyor bu yaptığım şeye,aslında adı güzele yürümek. ama bunu görmemesi yada görmemeleri "gitmek" kavramını canlandırıyor.
A; aşağılanmamış biri sanırım.
yani ; aşağılanmayı yaşamamış kişi,kendinin son raddesine gelmenin ne olduğundan habersizdir. sanki Tanrı olmaya niçin tenezzül etmemiş olduğunu kendine sorar sorar ve sorar gibi biri..
hangi çevçevede dönüyorsa yazarı olmamı engelliyor ve "burukluğu" yaşatıyor işte.
ey dostlarım! siz yaşıyor musunuz.. haberdar değilsiniz ki sizede bunu sorayım. siz nerelerdesiniz..
ve A'ya dönüyorum yüzümü.size bile seslenmeden. bir anda görününce ışık sanıyorum işte onu.
onu tanıdıkça aynı saplantıyı sürdürüyorum; hem kaygı hem tebessüm dolu bir şüpheyi muhafaza etmek istiyorum. ve sonunu bulamıyorum.başada dönemiyorum.
sadece kendimi,benliğimi düşünüyorum;
Daha ergenliğe yeni girdiğimde,ufuktaki ölüm beni kendimden geçiriyordu;onun elinden kurtulmak için ya geneleve koşturuyordum yada melekleri zikrediyordum. fakat yaşla birlikte,insan kendi korkularına alışıyor,onlardan kurtulmaya hiç kalkışmıyor. Uçurum'un içinde burjuvalaşıyor. Ve gözyaşı dökmek için mezarlarını kazan Mısırlı keşişleri kıskandığım zamanlar olduydsa da,şimdi kendiminkini kazsam ancak sigara izmaritleriyle doldururdum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder