19 Ekim 2011 Çarşamba

Yok ...


Düşüşncenin etrafında birleşen gözlerim birbirini kaybettiği günden beri isyan etmek ve kabul etmek eylemleri arasında gidip gelen zihnim, mecvuren çıkmak zorunda olan o yokuşta ki bacaklarımın performansına bile yenildi.
mecc.. mecc.. mecvuren.
Çünkü bunu zihnimiz ve yaşamımız yerine başkası seçmiş belli ki.
Her "neden" diye soruşumda yokuşun yorgunluğunu ve kesik kesik gelen nefesimi, nefes nefese kalmış ruhumun var olduğunu fark ediyorum.. hep bu anda oluyor ! Ve hiç bir zaman istemediğim hayal etmediğim yaşamın tam ortasında nefes alırken buluyorum kendimi.. normal davranmak zorundaymışım gibi değil,zaten bu çekim normale ittiğinden beri normallik anlamını yitirmiş. En vurucu olanıda bunların olduğunu bir anda fark etmek..
Gece veya gündüz, artık kazansam da kaybetsem de ..dayansam da düşsem de.
Katlanacak vaktim bile yoksa hayallerimde olmayan dünyaya,bu planda eksik birşeyler var demektir.Sadece ben farkındayım.
Bebi özgür kılacak bir şeyi olsaydı, o zaman benim için her şey olabilirid o dünya.. ama yok.
Kaybolmadım ve hata yapmadım diyemem. Işığı ve karanlığı sevmiyorum diyemem.
yaşadğımı bilmiyorum diyemem. ve tüm hissetiklerimi bilmiyorum diyemem.. evet.
Vücudumla bir yer gösterebilirim onlara Tanrı'nın bildiği.
Bilmeliler boşluk kutsaldır.
Gerçekten gitmek isteyen varmıdır acaba boşluğa?