2 Mart 2011 Çarşamba

yirmi geri-yirmi ileri

"Esme deli rüzgar,başım dönüyor. suskun bu martılar,içim sıkılıyor.
deli rüzgar dur bir kadeh şarap içelim,öyle git."
öyle ki; o günün ardından 16 gün sonrası bir dehşetin günü. mutluluk içinde 16 gün sonrasının hesabı, gelip içinin bir köşesine çoktan oturmuş olması.
çokluk acısımıdır bu.. yaşarken tekti oysaki.
Çevremizdeki acıların hepsini bizim de çekmemiz gerekiyor.hepimizin ortak bir vücudu yok;ama ortak bir büyüme yolumuz var ve bu bizi acıların içinden götürür.bir bebeğin gelişirken yaşamın bütün evrelerinden geçip yaşlanarak ölmesi gibi biz de yaşadığımız dünyanın bütün acılarından geçerek gelişiriz. bu konuda adalete yer yoktur! her 16'da adalet olmayacağı gibi. acılardan korkmaya ya da acıları bir üstünlük olarak tanımlamaya da yer yoktur. insanoğlu o arada ki çizgide yaşadığı çelişkiyle kalakalır.

Susamışız
..

ufacık yirmi yıla,koskacaman yirmi yıla.
eğer bir cevap verilmek istenseydi;
-geriye!
yirminin gerisine..

" yanılmasın öyle dalga geçen yabancılar.
Ahh eğleniyor kendi başına.."