11 Mayıs 2012 Cuma

başlık-sız

‘bir zamanlar adamın biri bana dedi ki : köşeyi dönüp de sıcağı hissettiğinde tastamam 30 saniyede bırakıp gitmek istemeyeceğin hiçbir şeye bağlanma..

17 Mart 2012 Cumartesi

Hepimiz yenildik aslında.



Ah akıp gidiyor hayat,yüreğim anlıyor sizi.. ama biz bambaşka hayatlardan kopup tek tek rüzgarın o bilinmeyen heyecanı ardında gelmiştik buraya. tek başımıza korku ve bilinmez bir heyecan ile çıkmıştık o basamakları.gözlerimizin içine bakamıyorduk bile. tanımsızlıktan adımızı bile soramamıştık birbirimize. bir çakmak belki bir sohbet vesile olmuştu hepimizin dost olmaya cesaret etmesine. ilk o binadan hep birlikte dışarı adım attığımızda öğrendik birşeyleri ve dahada sıcak baktık hepimiz birbirimize. zaman geçtikçe her sabah gülümsedik her zaman nasıl olduğumuzu merak ettik her sabah gözlerimiz aradı birbirimizi.. sonra ki her öğlen birlikte çay içmek istedik birlikte resimlere poz vermek.ve birlikte akşamları dertleşmek..daha da vakit geçirmek. belkide ağlamak omuzlarımızda belkide gülmek..merdivende hiç bırakmayacakmışız gibi poz vermek istedik,verdik.utandık sıkıldık atlattık yeneriz dedik sustuk.bir süre sonra hepimiz sustuk.aşk geldi,meşk oldu.herkes biran da şarhoş oldu.dostluk biranda terk etti bizi.
Yağmur yağdı ıslandık,güneş doğdu kaybolduk..yavaştan yenildik,yavaştan olunca tadını çok çok dAha iyi anladık.gerçek sandığımız herşey "yalan" oldu. resimlere,her sabah gülümsemelere,her öğlen içilen çaylara,her akşam paylaşınlan dertlerimize,utanılarak tanışılan anılarımıza yenildik.hepimiz yenildik.
Şimdilerde hepimiz tek tek dönüyoruz geldiğimiz yere. her bakışımızda birbirmize geri dönüyoruz. birbirmizin sesini sevinçli duymayalı çok uzun zaman oldu.artık biz çay içmiyor artık biz gülümsemiyoruz artık biz birbirmizi sevmiyoruz,hiç birimiz.artık biz nasıl olduğumuzu merak etmiyoruz. artık bir birbirimizi korumuyoruz. artık biz sadece birbirimize yeniliyoruz. hepimiz bir "türkü" gibiydik. şimdi ise başkalarının yanında ne olduğumuzu bilmediğimden yazamadığım kelimeler belki de cümleleriz..karmaşık ayak izlerinde dostluğunu kaybedenleriz.

21 Şubat 2012 Salı

madem ki kafanda bahar var..


Hiç tanımadık,tanışmadık biz aslında.İstanbul hiç kar kokusunu çektirmedi içimize.birlikte hiç bahar görmedik.

31 Ocak 2012 Salı

Kuzey rüzgarının ötesinde oturan adam.


-Kendimizi kandırmayalım.Pekala gördüm ben senin ne denli kopuk yaşadığını.
"Ne ettiğimi bilmiyorum;ne ettiğini bilmeyen her şeyim ben"diye iç geçiren modern insandan olamadım ki.Tembel bakışların ve korkak tavizlerin arasında kayboldum ufak bir an sadece.Ve bir gecede savaş açtım bütün abuk subuk bakışlarına.Sonra her yerde buldum kalıntılarımızın izlerini. Damarlarında "anın" kanı akan,bütün şeylere daha başından eğri,dürüst olmayan bir tavırla yaklaşan sen, ve bu yaklaşım sonucu oluşan tutku, benim karşında sağalmaz sahtelik görünümünden acı çekmemek için,gözümü sımsıkı,hepten yummak gibi.
Yumunca gözlerimizi,tüm manzaranın bir parçasını görmek zorunda kaldık kendi bedenlerimizde. Ne gördüğümüzü hiç merak edip sormadan birbirimize. Ben "çok konuşarak" aslında konuşmadan. Sen susarak aslında gerçekten susarak evet!. Manzaralarımızın ikinci parçası ise hiçbir şeyin farkında değil,çünkü keşfedemedik,göremedik,istemedik daha sevemedik o kısmını.. cesaret edemedik.
yanlızca şuan,birinci parçasının her şeyi gördüğünü seziyoruz,ona yazıp ona oynuyoruz,biz herkesi gerçek manzaramızın birinci "gerçek olmayan" kısmı ile kandırıyoruz.hoş bir hava esmişti o an.İkinci kısmımıza cesaret edemediğimizden,doğrularımızı saklağımız yerlerimizden birbirimiz için çıkaramadığımızdan; derepınarından su içemiyor,kapılarımızı açamıyoruz.
Bunu biz istiyoruz.Düşünmeden,sormadan,konuşmadan,gerçeksiz,söylemsiz.
İşte bu zamanların aktığı sırada gençliğin aldatıcı dünyasıyla bir tür vedalaşmaya giriyorum ben. Bu zaman dilimlerimi seninle paylaştığım için.
Sen ödevsin;ama görünürde hiç öğrenci yok. geriye bir tek ben kalıyorum benim için.
kendi tuzağıma düşmek mi bu? tuzağı sen mi bana kurdun ben mi bana..
belirli bir noktanın ötesinde artık geri dönüş yoktur,iştebu noktaya ulaşmak gerekir,bunu ben istedim.
Elimin üzerinde elini koyduğun sürece;şeytanın ahı tutmuş,şarkılar aşka gelmiş,durumum el yaman.
Kurduğumuz oyun,güzel ama sahte. yaptığımız gülücükler tatlı ama yersiz.
keşfini yaptığımız temas çokça ama yersiz. verdiğimiz öpücükler hoş ama hileli. uçuşturduğumuz şevklerimiz hisli ama hemen biten güzellikler gibi.
Vallahi geldik oyuna!

8 Aralık 2011 Perşembe

buruşuk kağıt


Hangi şarkının son mısrasına kopamadan geldinden tam aklımın ortası oturdun bilemiyorum.
Hangi akılla yolunu takip ettinde bana çıktı merak etmiştim,şimdi etmiyorum. Hangi milyonlarca kadının arasından bu çizgiyi buldun. çokmu düz geldi bu çizgi sana? hayatta ki bütün ve kadınlarda ki bütün yamuk çıkışsız çizgilerden sonra...
Hangi tazelik seni aldatabilirdi ki beynimde ki.. tanışmadığın tazelik. sana yağtığın herşey olağanüstü geliyor belki. eğer yaşamın tazeliğinden yoksunsan, o zaman kaçınılmaz olarak biliyorsun cehennemin eski çukurlarından kalmış bir tazeliğe sahip olduğunu. Ama bu tazelik seni aldatıyor. diğerlerinin seni aldattığı gibi değil,senin bunca zaman kendini aldattığın gibi. gerçeği unutmanı yada onlara omuz silkmeni yada acısız kabullenmenimi sağlıyor bunlar olayları?.. sanırım evet. çünkü her şeye rağmen bugün,ilerlemenin daha da ileri gitmek için yola çıktığı şimdiki bugündür,başka bir deyişle bugünkü gündür. ama sen bugünkü gündede yoksun,yokdun,olmadın ..
Sen bir "batıl inançsın" . ve batıl inanç en kolayıdır.
yanlızca hayatta kalmakla, sanki kendi yolunu tıkıyorsun gibi bir duygu var içinse.Yine de bu engellemeden , hayatta olduğun sonucunu çıkarıyorsun. ama sonuç hep aynıydı; sen yokdun,yoksun..
çünkü bir dağılış içinde yaşıyorsun.. benden öteye dağılmana henüz zaman daha çok geçmemişken bile çok az kaldı..
neden mi?
"buruşuk kağıtlar gibisin sen ve gereksiz tüm cümlelerin"

19 Ekim 2011 Çarşamba

Yok ...


Düşüşncenin etrafında birleşen gözlerim birbirini kaybettiği günden beri isyan etmek ve kabul etmek eylemleri arasında gidip gelen zihnim, mecvuren çıkmak zorunda olan o yokuşta ki bacaklarımın performansına bile yenildi.
mecc.. mecc.. mecvuren.
Çünkü bunu zihnimiz ve yaşamımız yerine başkası seçmiş belli ki.
Her "neden" diye soruşumda yokuşun yorgunluğunu ve kesik kesik gelen nefesimi, nefes nefese kalmış ruhumun var olduğunu fark ediyorum.. hep bu anda oluyor ! Ve hiç bir zaman istemediğim hayal etmediğim yaşamın tam ortasında nefes alırken buluyorum kendimi.. normal davranmak zorundaymışım gibi değil,zaten bu çekim normale ittiğinden beri normallik anlamını yitirmiş. En vurucu olanıda bunların olduğunu bir anda fark etmek..
Gece veya gündüz, artık kazansam da kaybetsem de ..dayansam da düşsem de.
Katlanacak vaktim bile yoksa hayallerimde olmayan dünyaya,bu planda eksik birşeyler var demektir.Sadece ben farkındayım.
Bebi özgür kılacak bir şeyi olsaydı, o zaman benim için her şey olabilirid o dünya.. ama yok.
Kaybolmadım ve hata yapmadım diyemem. Işığı ve karanlığı sevmiyorum diyemem.
yaşadğımı bilmiyorum diyemem. ve tüm hissetiklerimi bilmiyorum diyemem.. evet.
Vücudumla bir yer gösterebilirim onlara Tanrı'nın bildiği.
Bilmeliler boşluk kutsaldır.
Gerçekten gitmek isteyen varmıdır acaba boşluğa?

28 Ağustos 2011 Pazar

Şarkılarımız kederli.


Boşlukta döne döne kaybeder herkes birbirini,yada düşman olur,belki..
Kırlarda kocaman kamptı burası.Yaprak döker bir yanımız,bir yanımız bahar bahçe.
bir yanımız solarken diğerinin açması, yüreğimizin ölü bölgesinde yatan ölmüşlerimizi uzun uzun anmış olmamız belkide.Yüreğimiz,bunca kullanmanın sonunda zedelenmiş olması o sırada hiç de tuhaf ya da kötü bir şeymiş gibi gelmez.çünkü bu solarken açmaktır.
Bu mutluluk,daha yaşandığı sırada,belleklerimizce bir anı olarak anımsanır.asla sona ermeyecek gibi,biz de öyle.Çünkü hepimiz ölümlüyüzdür,ama ilk öpüşmeye ve ikinci tablaya dek.Bu da,ne denli yanlış olursa olsun,herkesin bildiği bir gerçektir.
Çünkü biz yok olduğumuz zaman da rüzgar hep var olacak ve olmayı hep sürdürecektir.,buda herkesin bildiği bir gerçektir.
Rüzgar,içimde ıslık çalıyor. çıplağım.hiçbir şeyin,hiç kimsenin efendisi değiliz,kendi inançlarımızın bile.Rüzgara karşıduran,rüzgarın çarptığı şu yüzüm ben yanlızca;yüzüme çarpan rüzgar da benim.buda hepimize olan ama hepimizin keşfedemediği bir gerçektir. şarkıları kederli olanların keşfetti belkide..
Bu ne beter çizgidir bu,bu ne çıldırtan denge..
yaprak döker bir yanımız.. bir yanımız bahar bahçe.
-Şimdi otobüs gelir biner gideriz,
dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç.-